RTÜK İslam’ı hedef alan ‘Kızıl Goncalar’ için harekete geçti: Şikayetler titizlikle inceleniyor
8 mins read

RTÜK İslam’ı hedef alan ‘Kızıl Goncalar’ için harekete geçti: Şikayetler titizlikle inceleniyor

FOX TV son olarak yayınladığı ‘Kızıl Gonca’ dizisiyle İslam karşıtı tutumunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Tarikatları ve Ahileri hedef alan dizideki İslam karşıtı sözler, Türk halkının büyük tepkisi çekti. Yapım şirketi özür dileyerek fragmanı güncelledi ancak yayınlanan ilk bölümdeki skandal sahne ve diyaloglar infiale neden oldu.

Sosyal medya kullanıcıları, muhafazakar kesimi ‘aykırı ve uç örneklerle’ tasvir ederken, seküler hayat biçiminini benimseyen rollere akil ve modern canlandırmasına büyük eleştiri getirdi.

Televizyon izleyicileri RTÜK’ü adeta şikayet yağmuruna tuttu. Halkın çağrısına kulak veren RTÜK’ten diziye ilişkin bir açıklama geldi.

RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, ‘Kızıl Goncalar’ diziyle ilgili çok sayıda şikayet aldıklarını ve bu şikayetlerin titizlikle incelendiğini ifade etti.

Şahin, “FOX TV’de yayına giren son diziye ilişkin çağrı merkezimiz aracılığı ile vatandaşlarımızın şikayet bildirimleri titizlikle kayıt altına alınmaktadır. Tüm şikayetler, söz konusu yayın kuruluşunun denetimi ile sorumlu üst kurul uzmanlarımız tarafından incelenmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” dedi.

Kızıl Goncalar’ın senaristi FETÖ’cü çıktı

2013 yılında sinevizyona giren, Fetullahçı Terör Örgütü’nün propaganda filmi Selam’ın senaristliğini yapan Necati Şahin, Kızıl Goncalar’ı da kaleme alan isim.

Şahin, dindarları hedef gösteren diziler Kızılcık Şerbeti ve Kızıl Goncalar’ın yapımcısı Gold Film’in sahibi Faruk Turgut ile iş birliği yaparak, kaleme aldığı Kızıl Goncalar’ın senaryosunu Turgut’a verdi.

Yapımcı Faruk Turgut’un sadece son bir yıl içinde dindarları ayrıştıran iki diziyi de ekranlara getirmesi dikkat çekti.

Vatanım Sensin dizisinden 11. bölümde çıkarılmıştı

Yıllar önce de ekranlara gelen ‘Vatanım Sensin’ isimli dizinin iki senaristinden biri olan Necati Şahin, FETÖ okullarını öven film Selam’ı yazdığı ortaya çıkınca, yapım şirketi 11. bölümde Şahin’in ismini jenerikten çıkararak yollarını ayırmıştı.

O dönem diziye dair tartışma konusu olan iddia ve tepki ise şuydu: ‘Yunan subayı gibi görünen Türk askeri teması, aslında hain gibi görünen subayların vatansever olduğu fikrinden hareketle, 15 Temmuz kanlı darbe girişimini aklama çabasıdır.’

Necati Şahin’in adının duyulmasıyla imajı bozulan Vatanım Sensin dizisi, izleyicide başlangıçtaki etkiyi uyandırmayınca 59. bölümde final yaptı.

Tartışmalı dizi ‘Atatürk’ün de senaristi Şahin’di

ABD menşeli dizi/film platformu Disney Plus, Ermeni lobisine baskısına boyun eğerek ‘Atatürk’ adlı diziyi yayınlamama kararı almıştı. Hemen her meselede Atatürk’ü kırmızı çizgileri olarak ifade eden ünlüler ise yaşanan tüm süreçte suskun kalmıştı. Söz konusu dizinin de senaristliğini Necati Şahin yapmıştı.

Atatürk dizisinin senaristinin FETÖ’cü Necati Şahin olduğunun duyulmasıyla dizi, bir kez daha tepkilerin odağı olmuştu.

Senaristten 180 derece dönüş

Senarist Şahin’in, 2013 yılında verdiği bir röportajdaki ifadeleri ile bugün gelinen noktada ortaya koyduğu senaryoların temeldeki ‘fikir çatışması’ kendi içinde düştüğü çelişkiyi gösterdi.

Necati Şahin’in söz konusu röportajdaki bazı açıklamaları:

“Muhteşem Yüzyıl diye bir dizi çekildi. Açık söyleyeyim bunu kendisine Müslümanım, İslamcıyım diyenler düşünsün, eğer paraları varsa insan içine çıkamasınlar. Bunca yıldır bir tane düzgün eseri finanse etmişlikleri yok. Bu ülkede gidin Müslüman vasıflarıyla sanat icra etmeye çalışmış herkesten bunu duyacaksınız. Müslüman sermaye dedikleri insanlar bu konuda son derece umursamazdırlar. Ben Kanuni Sultan Süleyman’ı umursadıklarını da düşünmüyorum. Ancak yapılınca reaksiyon verme düzeyinde. Kanuni dizisi yapıldı, adam Gerçek Kanuni diye kitap yayınladı. Karşı taraf harekete geçirmiş seni. Zaten 1-0 yeniksin. Madem Kanuniyi bu kadar çok seviyorsun yapsaydınız dünyanın en önemli sinema filmlerini”

    “En kötü imkânlarla hem de. Birilerinin önüne ideolojik bir şeyler yapmaları için imkânlar seriliyor, bu kadar Müslüman zengin adam var ve bu adamlar reklam için çok büyük paralar harcıyorlar. Bunlar o ehli kanallara, dergilere, gazetelere çok büyük reklam bütçeleri harcıyorlar. Bunun çok küçük bir kısmıyla inanılmaz filmler çekilebilir. Bu yapılmaz, olmamıştır hiç.”

“Tebliğ temsil ile olur. Temsil kabiliyeti için yollara, arayışlara ihtiyacımız var. Bunun içinde cesarete ihtiyacımız var. Ben sadece bir temsil arayışındayım. Bu bir vesiledir. Ben sadece senarist olmak için yaratılmadığımı biliyorum. Doktor da olabilirdim, avukat da olabilirdim. Bunlar hep temsil kabiliyetimiz, Allah’ı temsil kabiliyetimiz ile ilgili. Buradan hesaba çekileceğiz. Bu Akşemsettin için de geçerlidir. Akşemsettin Fatih için bir şeyi temsil eder. O temsile ihtiyacı vardır Fatih’in. Fatih bizim için bir şeyi temsil eder. Bizim o temsile ihtiyacımız vardır. Temsile ihtiyaç olmasaydı zaten peygamberler yaratılmazdı. Eser denen şeyin de o temsil kabiliyetinin olup olmadığından ölçülmesi lazım. Benim arzum, tasarlarken, düşünürken hep bu olmuştur. Bu husus bizzat Allah’ın varlığını söylemek değildir, Osmanlı kültürüne sahip çıkma sebebim, Osmanlı olması değil. Osmanlı kültürü dünya üzerindeki en Allahlı kültürdür. Her zerresine Allah işlemiş bir kültürdür. İlk gününden beri bu böyledir. Benim gördüğüm budur… Her yaptıkları binada, taşta, yolda Allah lafzı var. Her fetihlerinde Allah lafzı var. Ne zaman bu lafzı bırakmışlar o zaman yenilmişler zaten. Allah’la bu kadar bağlantılı bir toplum olduğu için beni bu kadar ilgilendiriyor Osmanlı toplumu. Ezan okunduğunda İstanbul dursa Allah bizi kurtarır. Dünyayı yönetiriz.”

    “Selam alıp vermeyen bir toplumuz. Müslüman selam alır selam verir her yerde. Garip geliyor bize bu durum. İşte zaten garip dediğimiz durum üzerine kurulu bütün bu karizma. Temsil kabiliyeti, kendi üzerinde temsil kabiliyeti, eseri üzerinde temsil kabiliyeti… Sarık mesela. Sarık bezi kefen bezidir. Buradaki temsilin gücünü bir düşünün. Kefenini başında taşıyor. Yaptığınız her şeyin üzerine Allah’ın adını kazımak. Şimdiki gibi tablo üzerine kazımak değil. Kapısına yazmış, taşına yazmış. Kapıları düşük yapıyorlar ki insanlar kurumlana kurumlana girmesin eğilerek girsinler diye.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir